Beklediğime değmiştir umarım bunca
zaman. Sahi kaç ay oldu? Yıl mı demeliydim? Unutmaya çalıştım seni. İnan bana başarmaya
başlamıştım da. Bir hayli yol kat ettiğim bile söylenebilir. Terk ettin
sanmıştım doğduğun evi. Ev… Benim evim. Orada kapladığın o koca alan, koca bir
boşluktu sen yokken. Bir geldin pir geldin. Taşıyorsun mübarek; camlardan,
kapılardan, bacalardan taşıyorsun.
Seni karşılamak zor olacaktı,
biliyordum. Ama bu kadarına hazırlıklı değildim. Bu kadarına kimse hazırlıklı
olamaz. Bilseydim bu denli kalabalık geleceğini evdeki boş bidonlara su
doldururdum. Yetmeyecek şimdi. Kuraklık da yakın. Buralara kuraklık vurmaz
deme. Yokluğunda bulutlar birikmez oldu. Senin yokluğunda boşluğunu doldurmaya
çalıştı hırs, öfke ve kin. Yalan yok çokça da yerleştiler buraya. Onun yeri
ayrı desem de fark etmemişim senin üçlüyü kaptırmışım bir tanesine. Başkalarında
çokça misafir olduklarından dert yanarken kendi evimde kimleri beslediğimden
pek de haberim olmamış anlayacağın. Senin yüzünden. Neyse... Keşkeli cümleler
kurmayacağım sana. Hayatta her şeyin bir sebebi olduğunu bilecek yaştayım ve
biraz da olsa kullanabildiğim bir aklım var. Ama sen yine de hep iyi kili cümleler kurdur bana.
Sen gelince bir farklı oluyor biliyor
musun? Sen gelince yuvama, daha adımını attığın an içeri, fır dönüyorum
etrafında. Gitme. Çektirdiğin onca acıya, ızdıraba rağmen gitmemen için kilit
üstüne kilit vuruyorum kapılarıma. Seni yaşamak mazoşistlik gibi bir şey,
cidden bak. Ama bu gelişin bir tuhaf. Seni
ağırlamak oldukça zor olacak.
Geldiğinden emin olamadım kapıyı ilk
vurduğun zaman. Her zamanki gibi o mudur diye düşünmedim değil. Ama her zamanki
gibi en kötüsüne hazırladım kendimi, yine de sordum kapının dürbününe:
“O mu gelmiş?”
“Kim?”
“O işte..”
Bir isim bile bulamıyoruz sana ev
halkı olarak. Sadece geldiğinde evimdeki kötü kokular yok oluyor, misk kaplıyor
dört bir yanı. Buna seviniyoruz ve geldiğini en çok da buradan anlıyoruz. Bu defa
kim bilir hangi lekeleri temizleyeceksin. İs kaplamış duvarlarımı, işin oldukça
uzun süreceğe benziyor. Bahara kadar kalacak gibisin, kalabalık da gelmişsin. Seni
ağırlamak zor olacak, şimdiden su faturasını düşünmüyor değilim. Ama yüzümde
gülüyor bir yandan evim arınmayı bekliyor. Hamamdaki tellallar gibi acıt canımı,
can acımadan temizlenmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder