10 Ocak 2018 Çarşamba

Özleriz...

Özlemenin nasıl bir nimet olduğunu düşünüyorum bazen. Özlem kavuşulduğu zaman ortadan kaybolan  bir duygu değildir ki her zaman kavuşulamazda. Çünkü artık ulaşamayacağımız, uzanamayacağımız, dokunamayacağımız hatta hissedemeyeceğimiz yerlerdedirler. Kaybettiğimiz birini, güzel anılarımızı, bir şehri, dostlarımıza olan muhabbetimizi, annemizin yemeklerini, kardeşimizle kavgalarımızı, küçükken sevdiğimiz oyuncağımızı, ilk okumaya geçtiğimiz günki heyecanımızı, ağladığımız zaman başımızı koyduğumuz omuzları, otobüsle yaptığımız uzun yolculukları, heyecan duyduğumuz güzel işleri, sevdiğimiz bir konuşmacının katıldığımız ilk konferansını, okulda yaptığımız ilk sunumu ve ardı sıra ekleyeceğimiz, ekleyebileceğimiz bir sürü şeyi özleyebiliriz. Genelde ilkleri özleriz çünkü ilktir ve tekrar yaşanılamazdır o heyecan.. Özlediğimiz anlara kavuşamayız aynı anıları bir daha yaşayamayız. 
Özlemek güzel bir duygudur çünkü özlüyorsak iyi hissettirmiş demektir. Özlüyorsak birşeyler tamamlanmış bazı vakitlerde demektir. Özlüyorsak heyecanlanmışız, birşeyler paylaşmışız, yaşamışız demektir. Bazı zamanlarda da olsa neden nefes aldığımızı anlamışızdır. 
Özlenmek isteriz ve birinin özlediği anlarda olmuş olmak.. Çünkü özleyen bilir kıymet verilen özlenir. Bunun için çabalarız çoğu zaman. 
Peygamberimizin özlediği hayırlı bir ümmet,
Annemiz/babamız için  evin neşesi olan evlat,
Kardeşimize sahip çıkan bir abla/abi,
Dostumuzun dertlerini dinleyecek bir yoldaş,
Zamana ve mekana sahip çıkabilen bir genç,
Annemizin/babamızın arkasından kapanmayan amel defteri..
İşte bu vasıflara sahip olabilmek için çabalar ulaşamadıkça yine özlem duyarız...

Özleriz çünkü hüzünlenmeyi severiz. Ve yalnızca yaşadıklarımıza değil yaşayamadıklarımıza da özlem duyabilirmişiz.. 

Şimdi bu erken sabah saatinde
Acıtıyor kalbimi özlemle
O sabah vaktin görüntüleri
Babamın güzel, ağır başlı yüzü
Annemin azıcık hüzünlü
Ve hep azıcık telaşlı gölgesi
                        Ataol Behramoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder