Heyecan lazım
bize.Umut dolu günlere ulaşabilmek için. Umut lazım biraz heyecanlanabilmek
için. Biraz dik duruş,biraz
samimiyet,yeni bir hareket ve büyük bir dua lazım.
Yeni başlanılan
iyi bir işi bitirecek kadar,başlanmamış iyi bir işe başlayabilecek kadar,bir
kişiye daha o heyecanı aktarabilecek kadar heyecan lazımdır bize.
Bir heyecanımız
olmalı yeni bir evin kapısını aralayabileceğimiz,o kapıdan içeriye yeni
gönüller sokabileceğimiz,yeni tanıdığımız birini sevebileceğimiz.Sezai KARAKOÇ
un dirilişçi tanımında ki gibi bir heyecan;pasif değil ama sakin. Rahatsız
etmeli kimseyi,tam üzerimize oturmalı ne sıkmalı ne de bir beden büyük
gelmeli.Ne sessiz olmalı ne de gürültülü. Her şey tam kararında ayarında
olmalı.
Sokaklarda
yürürken adımlarımıza eşlik edecek bir düşünce bu.Yazı yazarken
kalemimize,konuşurken kelimelerimize,ağlarken gözyaşlarımıza,gülerken
tebessümlerimize eşlik edecek bir düşünce bir heyecan.
Zaman zaman
yavaşlamalı mı? Hayır zaman zaman coşkuyla ilerlemeli ama kimi zaman da
durulmalı . Coşkuyla hızı ayırt edebilmeli ve her daim sakin olunmalı. Hız
yaparsak atlarız. Yapmamız gereken bir şeyi es geçeriz. Hiç bir şeyi
atlamamalıyız. Tek tek ince ince ilerlemeliyiz. İpil ipil akmalıyız
kalplere,ince bir iş gibi işlemeliyiz düşüncelerimizi,düşlerimizi
beynimize.Filistin i düşlemeliyiz mesela 'ÖZGÜR FİLİSTİN 'i. Ama Filistin i
düşünürken Suriye'yi atlamamalıyız.
Gönlümüz,heyecanımız, sevgimiz ;duymayana
kulak,konuşamayana ses,görmeyene renk,yürüyemeyene yol olmalı. Kimin neye
ihtiyacı varsa o olabilmeli.
Yeni bir bilinçle
birleştirmeli bu heyecanı;iman bilinciyle, islam bilinciyle. Birbirine katmalı.
İslamsız heyecanın hiç bir manası yoktur. Yarın giyeceğimiz kıyafeti seçerken sahip
olduğumuz,gezmeye giderken sahip olduğumuz heyecanın fiilen hiç bir ehemmiyeti
yoktur.
Görev edinirken
heyecanlanmalıyız. Dünyada ki savaşlara karşı dururken... İslama hizmet ederken
heyecanlanmalı,bir teyzeye yardım ederken ,bir sohbete giderken,bir kitap
okurken,KUR'AN-I KERİM okurken. Kur'an-ı hediye ederken. Emr-i bi'l ma'rûf
ve nehy-i anil münker ( Ali İmran/114) "iyiliği emretmek ve kötülüğü men
etmek " anlamına gelen bu ayeti kerimeyi uygularken heyecanlanmaktır mühim
olan.
Ve birbirimizi
,kardeşlerimizi severken heyecanlanmak. Sevgimiz ve iyiliğimiz birleşirse
mevcudiyetimiz o vakit başlar. Ancak o zaman kardeşlerimizi istemeyenlere karşı
savaşabiliriz.Nefislerimizle ve nefislere köle olmuşlarla,ırklarını üstün
görenlerle,başkalarını küçük görenlerle ,yok
sayanlarla başa çıkabiliriz.O zaman karşı çıkabilir ,yanlış düşündüklerini
söyleyebiliriz. İşte o zaman ağlayan birinin gözyaşları bizim içimize akmaya
başlar;kurak topraklara yağan bir yağmur edasıyla.
Ağlayanların
gözyaşlarını silelim diye,evsizlere ev,uykusuzlara uyku olabilelim diye Rabbim
hepimize islamın heyecanını tattırsın ve heyecanımıza heyecan katsın. Amin.
Bir şey yap güzel olsun.
Huzura vesile olsun, rikkate yol
açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin.
Bir şey yap doğru olsun.
İnsanları yalanın ve yanlışın bataklığına düşmekten korusun. Rüzgâra ve
akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip bükülmesin.
Bir şey yap adil olsun. Haktan
hukuktan ayrılmasın. Zalime haddini bildirsin, mazlumun payını versin.
Mustafa KUTLU, Hüzün ve Tesadüf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder