22 Aralık 2014 Pazartesi

TELAFİ

  Üşüyorum dedi. Camı kapatır mısın? Camı kapatmak istemiyordum klostrofobim vardı çünkü, havasız kalmaktan korkuyorum da diyebiliriz. Cam kapanınca o minicik oda da havasız kalacaktık. Ama onun üşümesini de istemiyordum.Bu aynı lisede arkadaşıma kopya verirken yaşadığım bir duyguydu. Kopya vermekten korkardım kalp çarpıntım o kadar çoğalırdı ki kalp krizi geçiriyorum zannederdim. Ama onun düşük not almasını da istemezdim,yardım ederdim. Sınav bittikten sonra anlardım ki kalbim sağlam kalmış. Hiç bir şey olmazdı. Bu yüzden kapattım camı. camı tekrar açtığımda havasızlıktan ölmediğimi anlayacaktım.

   Çoktan bunalmaya başlamıştım bile. 10 yaşındaydım enkaz altında kalan bir arkadaşım anlatıştı nefessiz kalmanın ne demek olduğunu. O gün bu gündür korkarım.Mesela ben evimden uzakta ölmekten de korkarım.

  Camı kapattıktan sonra hırka isteyip istemediğini sordum,istemedi..Bu soru için biraz geç kalmıştım sanırım. Zaten ben derslere de geç kalırdım. On dakika bile olmadan camı açabilir miyim diye sordum. Aç dedi. Kendime geldim birden,oda bunun farkına vardı. Muhtemelen kış aylarında nasıl dayandığımı düşünüyordu ama ben problemimi dillendiremediğim için soramıyordu. Sorsa söylerdim evimde her zaman bir pencerenin azda olsa aralık kaldığını, ve hava temizleyici kullandığımı ama sormadı. Yağmur yeni dinmişti oturduğu iskemleden kalkıp pencereye yaklaştı toprak kokusunu içine çekti. Biraz dışarıyla ilgilendikten sonra duvarda asılı olan tabloyu incelemeye koyuldu. Muhtemelen cam kenarında üşüdü ve en uzak olan duvar kenarına gitti. Bu defa camı kapamadan sordum hırka isteyip istemediğini. İyi olur cevabını alınca mutlu oldum nedense,benim yüzümden üşüdüğü için vicdan azabı çekiyor olmalıydım sanırım. Kapağı kırık olan dolabımdan en kalın hırkayı çıkarttım verdim. Aramızda henüz cam ve hırka muhabbetinden başka bir iletişim olmamıştı.

  Ancak fark ettim ki mont bile versem üşüyecekti. Hasta olmasını istemezdim,bu defa camı kendi isteğimle kapattım. Böyle durumlar olduğun da kendimi çok iyi bir insan zannederdim.

  Halbuki ben iyi biri değildim. Dert dinlemez, arkadaşlarımın halleriyle hallenmez,sokakta yürürken zorlanan teyzeye yardım etmezdim.Bunlara rağmen kendimi iyi biri sanırdım çünkü kimseye zarar da vermezdim,komşularımı rahatsız etmezdim,hatta çok sessizdim ve insanların bundan memnun olduğunu düşünürdüm. Meğer öyle değilmiş,ben kötü biriymişim.

  Mesela yan dairemden sesler gelirdi,kadın feryat figan bağırırdı adamda susturmak için daha çok döverdi. Ben bunu duyduğum halde müdahele etmezdim yahut polisi aramazdım,sessiz biriyim ya etliye sütlüye karışmam. Ama artık sesler kesildi kadıncağız aşırı darptan vefat etti.

  Liseydeyken kopya verdiğim arkadaşım.. Geçenlerde duydum hırsızlıktan ve yolsuzluktan dolayı cezaevindeymiş. Galiba ona bunu ben öğrettim!

  Arkadaşlarımdan birinin kızı hastaymış ve yakın zaman da işten çıkarılmış. Aslın da bana anlatmıştı ama o kadar duyarsızım ki anlatılanlara umursamamışım. Daha sonra nasıl olduysa tekrardan duydum bu durumu. Ben kendimi kommensal yaşam süren biri zannederken farkettim ki insanlara zarar veren biriymişim.

  Şimdi açarsam camı arkadaşım üşüyüp hasta olacak ama ben yaptığım kötülüklere bir yenisini eklemek istemiyorum.

  Cam kapalı,kalp atışlarım normal ve çaylarımız sıcak. Şimdi arkadaşımla kızı için çözümler üretmeye çalışıyoruz,bulamıyoruz ama uğraşmam bile onu rahatlatıyor biliyorum.

  Bazen bazı vakitlerin telafisi olmaz,dostluğun,sağlığın,giden nefesin ,vaktin, kalemin ,mürekkebin, kelimenin ve göz yaşının telafisi olmaz. Ama telafi edemeyeceğimiz olaylar yaşamımızın geri kalanını telef etmemize mani olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder