25 Haziran 2016 Cumartesi

Ya nasip ya kısmet

Sabah oluyordu..
Güneş doğmak üzereydi. Burnuma gelen mahlep kokularıyla farkettim vaktin geçiyor olduğunu. Abdest alıp namaz kılmak için gecikmiştim hemde uyanık olduğum halde. Nasılda böyle bir şey yaptım bilmiyorum hem de gidecek başka kapım olmadığını bilerek.. Derdim kendimle olsa gerek bu saate dek ayakta kaldığıma göre. Derdim belki de yıldızlarlaydı. Çok güzeldiler, çok mesafeli ve bir o kadar hareketli. Yıldızları savaştırmak için şahane bir geceydi. Bende öyle yaptım. Yıldız savaşları oyunumu oynadım. Birbiri ardınca kaçıyorlardı.  Hayal kurmayı bana yasakladıklarından beri yıldızlarla haşır neşirim söylemesi ayıp olmazsa.. Kitap okumadım şiir dinlemedim şarkı mırıldanmadım. Çünkü şiirler şarkılar artık birer hayal benim için. Gelcekle alakalı fikirlerimi soracak olursanızda hayallerimi sıfırladım herkesin dediği gibi bende düz bir memur olmak istiyorum artık.. Hayalperest olmanın kötü birşey olduğunu herkes söylüyor. Merak etmeyin kötü alışkanlıklarımdan vazgeçiyorum.. Bu gece çok etkin bir şekilde hayal kurmadım. Aslında bugüne kadarki hayatımda bana hayal kurma fırsatı verildiği için de  şanslıyım. Bunun farkındayım merak etmeyin. Çünkü bazı insanlar hayal kurmayı bile öğrenemeden gerçek hayatın içine giriyorlar. Mesela çöp arabası gelmeden çöpten kağıt toplayan arkadaş birazdan gelir. Gelme vakti yaklaştı çünkü. Onu bekliyorum geç kalmasa bari. Kim bilir o hangi hayallerini çöplerin araına bırakmıştı da hayat telaşesine kapılmıştı?

Böyle sıradan olmayan bir geceydi işte benim için;
Yalnızca oturma odasının balkonunda vakit geçirdim. Bazen mutfağa açılan kapıdan geçip su içtim ara ara birşeyler atıştırdım ama hiç saate bakmadım. İçimde ki sancılar belki biraz dinerken farkına vardım üşüdüğümün.
Sabah esintisi vuruyordu yüzüme şarkıların kulağıma deyen notaları gibi , kalbime dokunan sözlerin inceliğinde.
Ama şarkıların dilimin ucuna gelmesini istemiyorum çünkü bu dünyada artık onlara yer yoktu. Gerçek olamaya çok uzaktılar.
Ne kadarda farkına varmıyoruz şarkılar bile bizim zihin dünyamızı süsleyen minik güfteler, hayallerimizin fonları..
Duygusallık katarlar genelde ama olayların artık birazda sert olması gerekiyor.
Zihin dünyamda mücadele veriyordum ama gözüm birden çöp arabasına takıldı. E çocuk gelmemişti. Ben zihnimde cebelleşirken o muhtemelen başka bir mücadele veriyordu elle tutulur birşeyler için. Yoksa her sabah işine vaktinde gelirdi..
İşe vaktinde gelmek önemliydi. Buda bu yazının kamu spotu olsun.

 İş ve vakit deyince de aklıma Ahmet Bey'in ceketi geldi. O erken kalkar haydi ya nasip derdi. Ben bu yazıyı şarkısız bitiremeyeceğim anladım ama merak etmeyin Ahmet Bey'in ceketi bir hayat dersidir ve dinleyen herkesi bir kere daha Barış Mançoya hayran bırakır.. Sonunda da herkese anlatır Ya nasip Ya kısmeti..




Buyrun Ahmet Bey'in ceketi
https://m.youtube.com/watch?v=ZWTBm8UQJVU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder