Bizim oda sabahları çok sıcak oluyor diye söylenmeye basladı
içinden. Hep böyle söylenirdi zaten, ne zaman görsem bir şeylerden şikayet eder
vaziyette. Onu anlıyorum zannediyor ama aslında hiç anlamıyordum. Bir klima
taktır dedim. Her söylentisine bir çözüm üretmekten yorulmuştum ama işim buydu
yapacak bir şey yok. Yaklaşık beş yıldır yaşam koçluğunu daha doğrusu
bakıcılığını yapıyorum. Bu sene diğer dört seneye bedeldi. İstanbul’dan taşındığımız
için bütün çevresi değişmiş onu pohpohlayan yeni insanlar bulamamıştı. Bütün
egosunu kendi kendine yaşıyordu, sürekli söylenip yeni işlerle beni
uğraştırarak. İstifa etmemek için kendimi tutuyordum daha doğrusu tutmak
zorundaydım. Hastahanede yatan annemin ve üniversitede okuyan kardeşimin
masrafları benim üzerimdeydi.
Okula her sabah şoförle giderdi. Bu sabah ben de seninle geleceğim
ve öğretmenlerinle görüşeceğim dedim sağ olsun hiç itiraz etmedi.. Amasya bu
şehrin yolları İstanbul'a göre çok sakin.
O hazin kazanın üzerinden tam bir hafta geçti. Aracın şoförü vefat etti,
ben ufak çok ufak bir sıyrıkla atlattım, yani öyle zannediyordum. Elif bütün
şımarıklık ve söylemelerine rağmen çok sevdiğim öğrencim hala komadaydı. Kendi
kendime adaklar adıyordum bir haftadır. Elif’in gözlerini açması için. O mavi
masmavi gözleri bir kez daha görebilmek için.. Yoğun bakım odasının
penceresinden Elif’i izliyordum, birden makinadan sesler gelmeye basladı. O anı
unutamıyorum. Tıpkı ağabeyimin ölümündeki gibiydi. Doktorlar hemşireler içeri koşuşturdu
ve perdeyi kapattılar her zamanki gibi. İçeride kim bilir neler oluyordu. Ahmet
Bey ve Aylin Hanım kapının önünde birbirlerine sarılmış vaziyette yıkılmamak
için birbirlerini tutuyorlardı. Odanın
kapısı açıldı ve doktor cıktı:
-Hastayı
kaybettik.
Bu cümle o kadar tanıdık, o kadar bilindikti ki. Ama insan bazen
bildiği şeyleri anlamakta güçlük çeker. Ve biz kavrayamamıştık. Cenaze namazına
kadar. Cenazeden iki gün sonra Ahmet Bey beni odasına çağırdı. Tahmin ettiğim
konuşmayı yapacaktık. Artık benimle işleri yoktu. İki aylık maaşımı ve otobüs
biletimi bir zarfla takdim edip teşekkür etti. Hayatımın birkaç yılını
birleştirdiğim bu aileden ayrılmak bana inanılmaz zorluk yaşattı ve daha da
kötü bir duygu var ki ben Elif’in acısını yaşayamadan yeni bir iş bakmaya
başlamak zorundaydım.
Artık yeni bir öğrencim var, hiç konuşmuyor ve ben onun konuşmadığı
her kelimede çok konuştuğu için şikayet ettiğim
Elif’i, ilk öğrencimi, görüyorum. Vakit geçtikçe o kazanın bende oluşturduğu
gerçek hasarı fark ediyorum...
Hızlı gelişen olaylar, yavaş gelişen değişim. Kalıcı hasar, ne kadar da pinekliyor bazen.
YanıtlaSilKaleminize sağlık..