14 Temmuz 2014 Pazartesi

Cennet

Terliklerini vura vura koştu küçük kız. Kalabalıktı. Toz dumandı ortalık. Nasıl olmuşsa olmuş bırakıvermişti annesinin elini. Sonrası ise karmakarışık... Etrafındaki insanların yüzlerine bakıp annesini seçmeye çalışıyor, karnından yukarısını göremiyordu kimsenin. Arada bir onun boylarında birkaç çocuğun yüzünü seçiyorsa da onlar da bir görünüp bir kayboluyorlardı. Nereye gittiği belli olmayan bir kalabalığın ortasında sürüklenmekten yorgun düşmüştü küçük kız. Olduğu yere sabitlendi sonra. Avuçlarını açıp annesinin yatmadan önce okuması için öğrettiği bütün duaları okumaya başladı. Yaşlar nurlar gibi birikti avuçlarına. Dualar ve yaşlar çoğaldıkça kalabalık azaldı sanki. Onun da yüreği sakinleşti. Tam kıpırdayacaktı ki yerinden aniden büyük bir gürültü koptu. Bulutlarla örtülü gökyüzünü griye çaldı yükselen dumanlar. Gürültüyü takip eden kısa bir şok sessizliği, sonrası ise çığlık çığlığa kaçış ve arayış kaybolanları.

            Küçük kız kulaklarını kapattı elleriyle, iri gözlerini fal taşı gibi açıp bakakaldı göğe yükselen kırmızı dalgalara. Bunun etkisinden henüz çıkmıştı ki bir gürültü daha.. bir gürültü daha.. Etrafında koşuşturan yüzlerce insan.. Ne olduğunu anlayamayan bakışları her birine dokunmaya çalıştı tek tek. Neydi şimdi bu yaşadığı? Neden kanlıydı elleri yüzleri çocukların? Neden sokakların ortasında uyuyakalmıştı insanlar? Daha saat erkendi, nedendi bu karanlık? Bu garip giyinmiş adamlar da kimlerdi? Çocuklar ağladıkça gülüyordu onlar..

            Gözlerini gezdirirken kalabalığın üzerinde annesini görebildi nihayet. Bağırmaya başladı kendi sesini kendisinin bile duyamayacağı büyük bir çığlığın içinde. Ne yaptıysa olmadı, annesi olduğu yerde dört dönüyor fakat onu görmüyordu. Ellerini dizlerine vuruyor, bağıra çağıra ağlıyordu. Küçük kız annesiyle arasındaki mesafeyi kapatmak için koşmaya başladı terliklerini vura vura. Küçük adımları yaklaşmıştı ki ana kucağına bir gürültü daha uğruna savaşılan toprakların semalarında, üstelik küçük kızın tam da annesiyle göz göze geldiği o anda.
Hayatında hiç görmediği ve hayattaki kimsenin de göremeyeceği bir güzellikle karşılaştı birden küçük kız. Yine anlam veremedi bu olanlara. “Burası da neresi böyle?” Melekler cevap verdi küçük dudaklardan çıkan bu soruya: “Cennete hoş geldin küçük kız, cennete hoş geldin.”


2 yorum:

  1. O kadar kalabalığın içinde de olunsa, ya da o mahşeri boşluğun içinde de olsa insan, yine anneden gayrı görmüyor gözler.
    Ve 'Cennet, annelerin ayakları altındadır.'
    Emeğinize sağlık. Güzel olmuş.

    YanıtlaSil
  2. "Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz." demişler. Ne kadar da uyuyor bu söz savaş meydanındaki çocuklara.. ve bu ara cennet çok kalabalık..
    Teşekkürler yorumun için.

    YanıtlaSil