Cennet
Terliklerini
vura vura koştu küçük kız. Kalabalıktı. Toz dumandı ortalık. Nasıl olmuşsa
olmuş bırakıvermişti annesinin elini. Sonrası ise karmakarışık... Etrafındaki
insanların yüzlerine bakıp annesini seçmeye çalışıyor, karnından yukarısını
göremiyordu kimsenin. Arada bir onun boylarında birkaç çocuğun yüzünü seçiyorsa
da onlar da bir görünüp bir kayboluyorlardı. Nereye gittiği belli olmayan bir
kalabalığın ortasında sürüklenmekten yorgun düşmüştü küçük kız. Olduğu yere sabitlendi
sonra. Avuçlarını açıp annesinin yatmadan önce okuması için öğrettiği bütün
duaları okumaya başladı. Yaşlar nurlar gibi birikti avuçlarına. Dualar ve
yaşlar çoğaldıkça kalabalık azaldı sanki. Onun da yüreği sakinleşti. Tam
kıpırdayacaktı ki yerinden aniden büyük bir gürültü koptu. Bulutlarla örtülü
gökyüzünü griye çaldı yükselen dumanlar. Gürültüyü takip eden kısa bir şok
sessizliği, sonrası ise çığlık çığlığa kaçış ve arayış kaybolanları.
Küçük kız kulaklarını kapattı elleriyle, iri gözlerini
fal taşı gibi açıp bakakaldı göğe yükselen kırmızı dalgalara. Bunun etkisinden
henüz çıkmıştı ki bir gürültü daha.. bir gürültü daha.. Etrafında koşuşturan
yüzlerce insan.. Ne olduğunu anlayamayan bakışları her birine dokunmaya çalıştı
tek tek. Neydi şimdi bu yaşadığı? Neden kanlıydı elleri yüzleri çocukların? Neden
sokakların ortasında uyuyakalmıştı insanlar? Daha saat erkendi, nedendi bu karanlık?
Bu garip giyinmiş adamlar da kimlerdi? Çocuklar ağladıkça gülüyordu onlar..
Gözlerini gezdirirken kalabalığın üzerinde annesini
görebildi nihayet. Bağırmaya başladı kendi sesini kendisinin bile duyamayacağı
büyük bir çığlığın içinde. Ne yaptıysa olmadı, annesi olduğu yerde dört dönüyor
fakat onu görmüyordu. Ellerini dizlerine vuruyor, bağıra çağıra ağlıyordu. Küçük
kız annesiyle arasındaki mesafeyi kapatmak için koşmaya başladı terliklerini
vura vura. Küçük adımları yaklaşmıştı ki ana kucağına bir gürültü daha uğruna
savaşılan toprakların semalarında, üstelik küçük kızın tam da annesiyle göz
göze geldiği o anda.
…
Hayatında
hiç görmediği ve hayattaki kimsenin de göremeyeceği bir güzellikle karşılaştı
birden küçük kız. Yine anlam veremedi bu olanlara. “Burası da neresi böyle?”
Melekler cevap verdi küçük dudaklardan çıkan bu soruya: “Cennete hoş geldin
küçük kız, cennete hoş geldin.”
O kadar kalabalığın içinde de olunsa, ya da o mahşeri boşluğun içinde de olsa insan, yine anneden gayrı görmüyor gözler.
YanıtlaSilVe 'Cennet, annelerin ayakları altındadır.'
Emeğinize sağlık. Güzel olmuş.
"Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz." demişler. Ne kadar da uyuyor bu söz savaş meydanındaki çocuklara.. ve bu ara cennet çok kalabalık..
YanıtlaSilTeşekkürler yorumun için.